Dünya ve dolayısıyla ülkemiz zaman zaman krizlerle karşı karşıya kalabiliyor.
Bu yazıda kriz dönemlerinde şirketinize ya da işletmenize yardımcı olabilecek önerileri paylaşmak istedim.
Çocukluğumda büyüklerim 1980 öncesi ekonomik krizleri anlatırdı. Üniversitede aldığım ekonomi eğitiminde ise konunun daha da gerilere gittiğini öğrenmiştim.
Dünyanın bildiği en büyük ekonomik krizlerden biri 1929’da yaşanan büyük buhran adıyla bilinen krizdir. Amerika Birleşik Devletleri ile başlayıp küresel bir krize dönüşmüştür. Borsanın dibe vurduğu, banka ve şirketlerin battığı, milyonlarca kişinin işsiz kaldığı bu dönemde o kadar büyük sıkıntılar yaşanmıştır ki, hayatını idame ettirebilmek için çocuğunu satışa çıkaranlar bile olmuştur.
1929 krizinin üzerinden on yıl geçmeden 2. Dünya savaşı çıkmış ve 1945’sonunda ülkemizi de saran yeni bir zor dönem başlamıştır. 1958 ve 1960 dönemi Türkiye’de ilk istikrar paketinin açıklandığı Liberalizasyon dönemidir. Yine üzerinden on beş yıl geçmesiyle bu kez dünya 1974 Opec Petrol krizini yaşamıştır. 1982 banker krizi, 1990 Körfez savaşı, 1994 5 Nisan kararları, 1999 depremi sonrası 2000’li yıllarda başlayan olumsuz durum ve 2001’de Anayasa krizi ve yakın zamanda 2009’daki mortgage krizi bunları izlemiştir.
Gördüğünüz gibi dünya ve ülkemiz krizlere bir hayli alışık. Neredeyse tüm jenerasyonlar sıcak ya da soğuk birkaç savaşı ve eş anlı gelişen krizleri yaşamış durumda.
Bugün, her şirketin ya krizin ortasında olduğu, krizden çıktığı ya da çıkmak üzere olduğu anlaşılıyor. Bu artık bildik bir durum olduğuna göre, sorun krizin olması değil krize ne zaman ve nasıl cevap vereceğinizdir.
Özellikle iş dünyası açısından bakarsak kriz, satış ve pazarlama organizasyonlarınızın kesin uyumunu teste sokabilir. Hiçbir şirket krize bağışıklık kazanmaz. Sadece hazır olanlar ve iyi yönetebilenler ayakta kalır. İşte size birkaç değerli öneri:
1. Hazır olun: Bir kuruluşun kriz yönetimine girmeden önce yapabileceği en değerli şeylerden biri, belirlenmiş bir kriz ekibine sahip olmaktır. Ekip karar almayı zorlaştıracak kadar büyük olmamalı, hızlı ve sağduyulu hareket edebilmelidir.
2. Kriz olduğunda tanıyın: Krizler herhangi bir uyarı veya olay olmadan birçok biçimde olabilir. Eğer şirketiniz bir takım bürokratik düzenleyiciler tarafından kontrol edilen bir sektördeyse işler biraz daha zorlaşabilir. Piyasa sinyallerini takip edin ve kriz ortamının gelişini anlamaya çalışın. Global ekonomik ve siyasi olaylarla makro değişiklikler krize yol açabilir. Küresel siyasi bir açıklama duyduğunuzda veya askeri bir hareket hissettiğinizde bilin ki bir şeyler olacak.
3. Erken ve sıkça iletişim kurun: Hizmet verdiğiniz müşterilerle hizmet aldığınız tedarikçilerle sürekli iletişimde olun. Ortamı birlikte yorumlamaya ve onlara empati kurmaya çalışın. Görüş ve tavsiyeleri değerlendirin.
4. Sosyal medya paylaşımlarına dikkat edin: Organizasyonda hangi seviyede olursanız olun paylaşımlarda panik göstermeyin. Bu size zarar verecektir. Sakin olun. Olumlu, sağduyulu mesajlar paylaşın veya ne söyleyeceğinizi bilmiyorsanız hiç paylaşım yapmayın. Suskun kalın
5. Mesajları belirleyin çalışanları eğitin: Satış temsilcilerini müşterileriyle kriz hakkında olumlu ve mantıklı konuşmaları için eğitin. Satıcıların çok fazla veya eksik veya yanlış bilgiler paylaşmaları durumu daha da kötüleştir. Ayrıca, en önemli müşterileriniz için özel mesajlar oluşturun.
6. Müşteri portföyünüzü çeşitlendirin: Ekonomi med-cezir gibidir. Bazı sektörler çıkarken bazıları batar. Müşteri portföyünüz ne kadar geniş olursa her durumda besleneceğiniz kaynak da o derece fazla olacaktır.
7. profesyonel destek alın: Her konunun uzmanı farklıdır. Tüm işleri kendiniz halletmeye kalkmayın. Bilginiz ve beceriniz olmayan konularda danışmanlık hizmetlerinden yararlanın.
Başarı ve esenlik dileklerimle
0 Yorum