TİGİAD İŞ GÜVENLİĞİ DERGİSİ EKİM SAYISINA KONUK OLDUM
İş güvenliği deyince aklımıza hep iş kazaları gelir. Hepimiz işimizi yaparken emniyet içinde olmayı isteriz. Bir de iş hastalıkları boyutu var. Farklı sektörler iş kazası kadar meslek hatalığı riskini de barındırıyor. Peki ASG ne olacak? ASG’yi ben uydurdum. Akıl sağlığı ya da ruh sağlığı da diyebiliriz.
Covid pandemisi hem işte hem de evde sağlıkla ilgili yaşadığımız endişeleri arttırdı. Kapanma dönemlerinde evlerimizde yoğun vakit geçirdik. Evde olmanın olumlu yanları da var tabi ki. Evde kendimizi iyi hissederiz. Her akşam uyuduğumuz yatağımız en rahat yerimizdir. Evden uzaklaştıkça strese gireriz. Yapılan araştırmalar insanların alışık oldukları ortamlardan uzaklaştıkça bilinçaltından tetiklenen bir duyguyla paniğe kapıldıklarını ve evden uzaklaşma hissinin ya da eyleminin, bağırsak sistemini etkileyerek dolaşım, boşaltım gibi sistemlere de olumsuz etki yaptığını gösteriyor. Bu tamamen konfor alanında uzaklaşmakla ilgili bir duygu yansımasıdır.
Bununla birlikte insanın en büyük korkularından biri de yalnız kalmaktır. Hiçbirimiz Hapsedilmek ve kişisel özgürlüğümüzü yitirmek de istemeyiz. Bu nedenledir ki insanlara uygulanabilecek en büyük caydırıcı ceza tüm kültürlerde hapis cezasıdır.
Covid 19 bizi uzun süreli bir ev hapsine dahil etti ve alışkanlıklarımızın çoğunu değiştirdi.
Peki bu dönemde akıl sağlığımızı nasıl koruyabilir ve stresimizi nasıl yönetebiliriz?
En yakınımıza bile dokunmaya korktuğumuz bu günlerde, önemli bir hormon ihtiyacımızı da gideremiyoruz. İsmi oksitosin.
Oksitosin, hipotalamus tarafından üretilip hipofiz bezi yoluyla salgılanarak davranış ve fizyolojiyi etkilemeye yarayan bir hormon. Bebek sahibi olan çiftlerin, anneyle bebeğin birbirlerine bağlanmasında ve sosyal davranışlarda önemli bir role sahip olduğundan bağlılık hormonu olarak da adlandırılır. Son dönemde yapılan çalışmalar oksitosin hormonunun davranışlar üzerine etkisini de ortaya koymuş. Örneğin cinsel doyum, sosyal tanınma, eşler arasındaki bağ, anksiyete ve anne davranışları bu davranışlardan sayılıyor. Bu nedenle bu hormona bazen “aşk hormonu” da deniyor.
Özellikle ülkemiz yüz yüze iletişimi, bir arada olmayı bir ticari aktivite öncesi sosyalleşmeyi çok seven bir toplum yapısına sahip. Öyle ki herhangi bir konuda anlaşmayı bile el sıkışma eylemi ile tanımlıyoruz. İşte bu yeni dönemde el sıkışamadığımız, çay, kahve içemediğimiz bir araya gelemediğimiz zamanlar yaşıyoruz. Bu da bizi öfkelendiriyor. Ruh sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Öfke her insanın hissedebileceği normal bir duygudur. Ancak doğru yönetilmediğinde kendimize, çevremize ve ilişkilerimize zarar verdiğimiz bir boyut yaratır.
Öfke kontrolü, pişman olabileceğiniz bir şeyi söylemekten veya yapmaktan kaçınmanıza yardımcı olmak için önemlidir. Öfke yükselmeden önce, öfkeyi kontrol etmek ve ruh sağlığınızı korumak için özel stratejiler kullanabilirsiniz. Öfkenizi kontrol etmenin bazı pratik yolları vardır.
Birincisi ve en sık bilinen metod 10’a kadar saymaktır. Bu en çok önerilen yöntemdir. Saymak için gereken süre içinde, kalp atış hızınız yavaşlayacak ve öfkeniz muhtemelen azalacaktır.
Diğer yöntem derin nefes almaktır. Nefesiniz sinirlendikçe hızlanır. Burnunuzdan yavaş, derin nefes alarak ve ağzınızdan vererek ısınan beyninizi soğutmuş olursunuz.
Ortam değiştirmek de öfke ve negatif duygu yönetiminde etkilidir. Zihin ve beden bir bütün halinde işler. Bulunduğunuz ortamdan kısa süre de olsa uzaklaşmak sinirlerinizi sakinleştirmeye ve öfkeyi azaltmaya yardımcı olabilir. Ev içinde kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz. Vücudunuza kan pompalayan bu aktivite zihniniz ve bedeniniz için iyidir.
Vücudunuzdaki çeşitli kas gruplarını birer birer germeniz ve yavaş yavaş gevşetmeniz sizi hızlı bir rahatlamaya kavuşturur.
Olumlu bir telkin kelimesini tekrarlamak da bir başka çözümdür. Sakinleşmenize ve yeniden odaklanmanıza yardımcı olacak bir kelime veya kelime söz bulun. Kızgın ve gergin olduğunuzda bu kelimeyi iç sesinizle veya sesli olarak tekrarlayın. “Rahatla“,” sakin ol, yapabilirsin, ve “iyi olacaksın” gibi kelimeler iyi örneklerdir.
Zihinsel kaçış yaparak da rahatlama yaşayabilirsiniz. Sessiz bir odaya girin, gözlerinizi kapatın ve kendinizi rahatlatıcı bir sahnede hayal etmeye çalışın. Hayali sahnedeki ayrıntılara odaklanın: Denizin mavisi, kuşların sesi. Bu uygulama öfke arasında sakin kalmanıza yardımcı olabilir. Sevdiğiniz bir müziği dinlemek de iyi gelir. Kulaklıkları takın en sevdiğiniz müziği açın, müziğin sizi duygularınızdan uzaklaştırmasına izin verin.
Yapılan araştırmalar stres yaratan duyguları ifade ettiğimizde stresin ve kaygının yarı yarıya azaldığını gösteriyor. Birileriyle konuşun.
Bir şeyler yiyip içmek en kolay yapabileceğiniz şeylerdendir. Su, çay, kahve içmek ve mutluluk hormonu veren şekerli gıdalar tüketmek öfke kontrolü için iyi bir yoldur.
Son olarak sevdiğiniz bir kişinin fotoğrafına bakmak da duygularınızın olumluya dönmesine yardım eder. Bu ipuçları yardımcı olmazsa, mutlaka profesyonel destek alın. Bir ruh sağlığı uzmanı veya terapist, öfke ve diğer duygusal sorunlara katkıda bulunarak altta yatan faktörleri anlamanıza ve çözmenize yardımcı olabilir. Sağlıkla kalın.
0 Yorum