Bireysel Emeklik Sistemi, İngiltere, Amerika gibi gelişmiş ülkelerde çok uzun süredir uygulanmakla birlikte Şili’de 1981 yılında uygulamaya konan ulusal düzeydeki sistemin başarısı üzerine birçok ülkede benzeri gönüllü ya da zorunlu katılma dayalı uygulamalar yapılmıştır.
Türkiye’de Bireysel Emeklilik sistemine katılım gönüllülük esasına dayalıdır. Yani devlet sizi Şili’de olduğu gibi sisteme katılın diye zorlamaz. Aksine ülkemizde 2003 yılında başlayan sistemi destelemek ve büyütmek adına birçok katkı, teşvik ve uygulama yapılmaktadır. Son çıkan vergi yasaları, yönetmelik değişiklikleri hep bu pozitif amaca yöneliktir.
İşin ilginç yanı özellikle Latin Amerika’da zaman geçtikçe şirketlerin müşteri ve fon transfer etmek için katılımcılara tatil imkanları, komisyondan pay verme, beyaz eşya gibi çeşitli promosyonlar uyguladığı zamanlar da yaşanmasıdır. Bizim ülkemizde Bireysel Emeklilik Sisteminin özendirilmesi için bu şekilde hediye ve promosyonlar yapılması yasaktır. Ayrıca gerek de yoktur. Çünkü her rasyonel insanın sisteme girmesi için onlarca mantıklı neden sayılabilir.
Geçen ayki yazımda BES’e girmemek için müşteriler tarafından en çok öne sürülen bahanelere değinmiştim. Bu kez de yıllar içinde sigorta ve özellikle ileriye dönük birikim amaçlı tasarruf sistemlerinde nelerin iyi yönde değiştiğini anımsatmak istiyorum.
2003 ‘den önce Bireysel Emeklilik Sistemi yürürlükte değilken tasarruf ve yatırım ihtiyacına yönelik birikimli hayat sigortaları sunuluyordu. Bu ürün gurubunun genellikle içerdiği vefat ve kaza/ maluliyet gibi ek teminatları nedeniyle ödemelerden yapılan kesinti tutarları BES’e göre çok yüksekti. Günümüzde BES bir vefat/maluliyet teminatı içermediği için ödemelerden yapılan kesintiler çok düşük düzeylerdedir. Hatta bazı şirket planlarında belirli ödeme limitleri üzerinde kesintiler sıfırlanmaktadır.
Diğer önemli değişiklik satış ve hizmet kanallarıyla ilgilidir. Eskiden benzin istasyonların da bile bilinçsiz ve eğitimsiz kişilerce sigorta pazarlaması ve satışı yapılabilirken, günümüzde sigorta aracılarının teknik yeterlilikleri ve eğitim düzeyleri ilgili kanunlarla olması gereken standartta tanımlanmakta ve denetlenmektedir. Aynı durum satış sonrası hizmetlerde de geçerlidir.
Teknoloji ve finans dünyasındaki değişiklikler de sigorta sektörünü olumlu etkilemiştir. Yıllar önce sigortalılar poliçe ve birikimleriyle ilgili bilgilere ulaşmada sıkıntı çekerken, bugün online sistemlerle anlık olarak birikim, teminat ve hasar/tazminat işlemlerini takip edebiliyorlar; Kredi kartı ve otomatik ödeme sistemleriyle banka kuyruklarında beklemekten kurtuluyorlar.
Müşterilere sunulan satış öncesi ve sonrası hizmetler hem süreç, hem doküman hem de kalite açısından çok yüksek standartlarda ve çıta her geçen gün yükselmeye devam ediyor.
Tüm bu olumlu gelişimler içinde bana göre en önemlisi ise en başta özetlediğimiz gibi devletin yarattığı vergi teşvikleridir. Eski sistemde sadece ücret ve gelir elde edenlerin yararlanabildiği vergi avantajları artık herkesin faydalanabileceği yapıya oturtulmuştur. 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren vergi matrahından indirim sureti ile kullanılan vergi avantajı yerine bireysel emeklilik hesabına ödenen katkı paylarının %25’ine karşılık gelen tutarın katılımcı adına devlet tarafından ödeneceği devlet katkısı sistemine geçilecek. Ayrıca daha önceden sistemden çıkılması durumunda anapara ve getirilerin toplamı üzerinden yapılan kesintiler artık sadece getiri üzerinden yapılacak.
Tüm bu gelişmeler ışığında hala sisteme girme konusunda tereddütte olanlar varsa tekrarlayalım: Sisteme girişi özendirmek için Şili’deki gibi beyaz eşya ya da tatil promosyonu yapılmayacak. Siz iyisi mi erkenden sisteme girip uzun vadedeki birikiminizle kendi tatil promosyonunuzu daha iyi şartlarda kendiniz yaratın.
0 Yorum