Bugünden tam 26 yıl sonra; bu aralar Bireysel Emeklilik Sistemi’ne giren 30’lu yaşlardaki bireyler 56 yaşına gelip emeklilik hakkını elde edecekler. Bundan 10 yıl önce sisteme mevcut hayat sigortalarındaki kazanılmış hakları devrederek giren ve yaş koşullarını sağlayanlar emekli olmaya başladılar bile. Sistemin 10’uncu yılını tamamlayacağı 2013 ve sonrasında ise
yüz binlerce kişi sistemden emekli olacak. 10 yıl öncesi ne kadar yakın geliyor öyle değil mi? Yıl 2002, milenyum, yeni yüzyıl derken üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçmiş.
2000’de doğan çocuklar ilkokula gidiyor.
80’li yıllarda ben de ilkokula gidiyordum. O zaman PTT, 2000 yılında mektup isimli bir uygulama başlatmıştı. Bu proje ile özel olarak hazırlanmış bir zarf içine yerleştirdiğiniz mektubunuz 20 yıl sonra alıcısına iletilmek üzere PTT tarafından saklanacak ve 2000 yılının ilk günlerinde adresine görütülecekti. Ben de Ankara’daki teyzeme böyle bir mektup yazdım. Daha sonra adresi değiştiği için ulaşmamış olabilir. Ama 2000 yılında televizyonda izlemiştim bazı mektuplar sahiplerine ulaşmıştı.
Bu uygulama başladığında evimizde sadece akşam saatlerinde yayın yapan
TRT 1’in olduğu siyah beyaz bir televizyon, saat 12’de İstiklal Marşı çalınıp “televizyonunuzu kapatmayı unutmayın” mesajını görmeden yatmayan insanlar vardı.
2000 yılı bana o zaman çok uzak görünüyordu. 30’lu yaşlarda nasıl biri olacağımı merak ediyor, teknolojideki gelişmeleri tahmin etmeye çalışıyordum. Kafamdan geçen fikirler uçan arabaların olabileceği, Amerika ve Avrupa gibi ülkelerdekine benzer şekilde yüzlerce kanallı televizyonların bize de bir gün gelebileceğiydi.Sonraki bir kaç yılda kibrit çöpleriyle ve tornavidayla TRT 2’yi bulmak için televizyonlarını kurcalayan bir kuşak yetişti.
Cep telefonu, bilgisayar, internet gibi ürün ve hizmetler bu 20 yılda alabildiğine ilerledi.
Şimdi yeğenlerime çevirmeli telefondan postanedeki operatöre telefon bağlattırmak için sıra beklediğimizi söylediğimde inanamıyorlar.
Şimdi yaşım 38. Uçan arabaları henüz göremedim, ama değişmeyen birçok şeyi gözlemleyebiliyorum. Türkiye’de halen su ve elektrik gitmemiş köyler, doktor ve hastane bulunmayan ilçeler var. Bazı eski teknolojileri hala kulanıyoruz.
Bunun yanında değişime de olabildiğince açığız. Kişi başına düşen cep telefonunun bu kadar çok olduğu bir ülke yok herhalde.
Şimdi 20 yıl sonrasını hayal ettiğimde, parmaklarımıza bir sticker gibi yapıştırıp kullanabileceğimiz telefonları, mikro düzeyde taşınabilir bilgisayarları ve hala uçan arabaları görebiliyorum.
İşin özü zaman çok çabuk geçiyor. Geç kalmadan geleceğiniz için birşeyler yapın. Bugün bir tasarruf girişimi yapıp hemen Bireysel Emeklilik Sistemi ile tanışın.
0 Yorum