Beyin göçü iyi eğitim alan, yetenekli işgücünün, bulunduğu az gelişmiş veya gelişmekte olan bir ülkeden, gelişmiş bir ülkeye gitmesi olarak tanımlanabilir. Bu durum sınırlı kaynakları ile yetiştirdiği değerli beyinleri kaybeden ülkelerin gelişmelerini daha da yavaşlatır. Özellikle gelişmiş Avrupa ülkelerinin yetişmiş beyinlere daha yüksek ücret ve daha iyi olanaklar sağlaması beyin göçünü daha da hızlanmaktadır.
Beyin göçü iç ve dış beyin göçü olarak ikiye ayrılır. Ülke içindeki beyin göçüne iç ve ülke dışına olan beyin göçüne ise dış beyin göçü adı verilir. Türkiye’de iç beyin göçü çoğunlukla devlet sektöründen özel sektöre doğru gerçekleşir. Devlet Üniversitelerinden Özel Üniversitelere Öğretim Üyesi geçişi veya hastane, üretim tesisi gibi devlet kurumlarında yetişen elemanların özel sektöre geçişi iç beyin göçü olarak adlandırılabilir. İç beyin göçünün ülke açısından pek fazla zararı olmaz. Dış beyin göçü ise iyi yetişmiş yetenekli işgücünün gelişmiş ülkelere akışıdır ve ülkeye zararı çok büyüktür.
Beyin göçü 1960’lı yıllarda başlamış olup, önce doktorlar, mühendisler ve sonra her türden bilim insanları ve meslek grupları arasında yaygınlaşmıştır.
Türkiye’nin beyin göçü çok ciddi bir sorundur çünkü kalkınmayı sağlayan insan sermayesinin kalitesidir. Türkiye’de akademisyenler ve araştırmacılar, mezun işsiz sayısının artması nedeniyle iş bulmakta zorlanmaktadırlar. Birçok yetenekli insan, yurtdışında daha iyi fırsatlar aramak için ülkeyi terk etmektedir.
Türkiye’nin en fazla beyin göçü veren 32 ülke içinde 24’üncü sırada yer alıyor. Aynı zamanda Türkiye ABD’de en fazla öğrenci okutan 10’uncu ülke konumundadır.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre 2019’da Türkiye’den en çok göçün yaşandığı yaş grubu 25-29 olmuştur. Ülkeden yurt dışına giden 330 bin 289 kişiden 50 bin 154’ünü 25-29 yaş grubu oluşturuyor. Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre Türkiye’den her yıl 50 bin öğrenci yurtdışına okumaya gidiyor. TÜİK verilerine göre 2019 yılında Türkiye’den yurtdışına 330 bin 289 kişi göç etti. En çok beyin göçü alan ülkeler Norveç, İsveç, ABD, Kanada, ve Avustralya olarak sıralanıyor.
Beyin göçü Dünyada’ da önemli bir sorundur. Beyin göçünün fazla verildiği ülkeler arasında Hindistan, Pakistan, Birleşik Devletler Topluluğu, Çin, Filipinler, Cezayir, Fas, Tunus, İran, Mısır, Nijerya, Türki Cumhuriyetler de vardır. Gelişmiş ülkeler arasında bile beyin göçü söz konusudur. Örneğin Kanada ve İngiltere’den ABD’ye beyin göçü vardır. Kanadalılar daha iyi iş olanakları, yüksek ücret ve daha düşük vergi nedeniyle ABD’de çalışmayı tercih etmektedirler. Kanada’dan dışarıya olan beyin göçü kadar da Kanada kendisi dışarıdan beyin göçü aldığından gidenler ve gelenler birbirini dengelemektedir.
Beyin göçü, Türkiye’nin uzun yıllardır karşı karşıya olduğu bir durumdur. Beyin göçünün birçok nedeni vardır. Eğitim fırsat eşitliğinin yeterli olmaması bunlardan biridir. Türkiye’de eğitim sistemi, Türkiye için bir kalkınma kaynağı olacak kaliteli insan sermayesi üretmek için tasarlanmamıştır. Göçmen krizi, ekonomik problemler ve globalleşme son on yıldır beyin göçünü daha da arttırmıştır. Pek çok genç yurtdışında yükseköğrenim görüp ama Türkiye’ye geri dönmeyi tercih etmemektedir.
Az gelişmişlik, yüksek işsizlik oranları, nitelikli insanların düşük ücretlerle çalıştırılması, ülkede uygulanan maaş politikalarının yanlışlığı, işe alımda politik yozlaşma, adam kayırma, adaletsiz sınav sistemleri, yöneticilerin niteliksiz olması, ülkede araştırma koşullarının gelişmemiş olması ve gençlere fırsat tanımama itici sebepler olarak kabul edilebilir.
Ekonomik durumda iyileşme, yüksek ücret beklentisi, kaliteli yaşam arzusu, gelişmiş bilimsel araştırma koşullarına kavuşma, çekici şehir merkezlerinin cazibesine kapılma ve yabancı eğitimle prestij yakalama isteği ise beyin göçü için çekici sebepler olarak sıralanıyor.
0 Yorum