Bu satırları yazdığım gün itibarıyla İstanbul yoğun bir kar yağışının etkisi altında. Global anlamda İklim değişikliğinin etkilerini her geçen yıl daha fazla hissediyoruz. Dünyada güçlü ve daha sık görülen doğal afetler, evleri ve işletmeleri rekor oranlarda tahrip ediyor. Örneğin Harvey Kasırgası 2017’de 125 milyar dolarlık ekonomik hasara neden olmuştu. 2019-20 Avustralya orman yangınları bir milyardan fazla hayvanı öldürdü ve 4.4 milyar dolardan fazla hasara neden oldu.
Tüm dünya ve sektörler gibi sigortacılar da, iklim değişikliğinin gerçek tehdidini hafife almamaya dikkat etmelidir. Bu olayların etkileri sistemik olduğu için, iklim riskinin yerel ekonomileri strese sokması ve hem tüketicileri hem de sigortacıları etkileyen piyasa başarısızlıklarına neden olması muhtemeldir. Daha sık görülen felaket olayları, şirket iş modellerini tehdit edebilir ve bazı risklerin sigortalanmasını müşteriler için erişilemez veya sigortacılar için olanaksız hale getirebilir.
Sigortacılar, iklim riskine maruz kalmaya yönelik stres testi yapmak ve portföylerini yeniden dengelemek için fırsatları yakalamalıdır. Özellikle farklı branşlar için iklimle ilgili riskleri kapsayan ürünler geliştirmeli ve potansiyel ürün stratejilerini tekrar gözden geçirmelidir.
McKinsey’in yaptığı bir araştırma iklim kaynaklı tehlikelerden kaynaklanan risklerin günümüzde küresel GSYİH’nın yaklaşık yüzde 2’si olan değerinin 2050’de küresel GSYİH’nın yüzde 4’ünden fazlasına çıkabileceğini gösteriyor.
Daha önce düşük olasılıklı olduğu düşünülen iklim olaylarının sıklığı ve şiddeti arttıkça, reasürans tüketimi için daha yüksek sermaye gereksinimleri de dahil olmak üzere bilançodaki değişiklikler de artacaktır
Finansal piyasalar, iklim riskine maruz kalan varlıkları hızla yeniden fiyatlandırabilir ve sigortacıların yatırım portföylerini ve kendi piyasa değerlemelerini olumsuz yönde etkileyebilir. Doğal olarak iklim riskine maruz kalan yerlerde varlıkların sigortalanması zorlaşacaktır. Talebe cevap verememe durumu ise sektörün itibarına ve güvenilirliğine zarar verebilir.
Bu nedenle sigortacılar iklim riskini yönetim kararlarının bir parçası haline getirmelidir. Şirketlerin özellikle, iklim riskinin kendileri ve müşterileri için sistemik etkilerini azaltmak için risk ve iklim bilimi anlayışlarını kullanmaları gerekir.
Sigortacılar, çeşitli akut ve kronik tehlikelerin zaman içinde onları nasıl etkileyebileceğini yansıtmak için ileri analitik teknikleri kullanarak bu görevi yerine getirebilirler. Ayrıntılı bir analizle sigortacılar, düşük olasılıklı felaket olaylarını göz önünde bulundurarak, portföylerini çeşitlendirerek ve zaman içinde maruz kalmayı geliştirmeyi planlayarak daha fazla esneklik oluşturabilirler.
Sigortacılar poliçeleşme öncesinde risk analizi yaparak uzun zamandır müşterilerin riski azaltmasına yardımcı olurlar. Aynı şekilde fiziksel iklim riskini azaltmaya ve hatta önlemeye de odaklanmak mümkündür. Örneğin sigorta şirketleri ev sahibi sigorta müşterilerine risk önleme ve azaltma konusunda yardımcı olmak için orman yangını savunma hizmetlerine erişim sağlamasında destek olabilir.
Benzer şekilde, sigortacılar bina standartlarını ve politikalarını iyileştirmek için kamu sektörü ile birlikte çalışabilirler. Risk modellerinin analizi, örneğin sel ve heyelan riskli alanlarda bina inşa etmenin sınırlarını yeniden gözden geçirmeye ilişkin öneriler getirebilirler.
Sigorta öngörülebilir riskleri teminat altına alan bir sistemdir. Önümüzdeki dönemde öngörülerimizi daha hassas yapmamız gerektiği açıktır.
0 Yorum